top of page

İCAPÇI NÖBETİNDE (EV NÖBETİ) OLAN DOKTORUN SORUMLULUĞUNA DAİR YARGITAY KARARI VE YEREL MAHKEME KARAR


T.C. OSMANİYE 4. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ

DOSYA NO : 2013/130

KARAR NO : 2014/120

SUÇ : Taksirle Ölüme Neden Olma

SUÇ TARİHİ / SAATİ : 16/07/2012

Yukarıda suçu ve açık kimliği yazılı bulunan sanık hakkında mahkememize açılan kamu davasının yapılıp bitirilen açık yargılaması sonunda dosya incelendi.

Osmaniye Cumhuriyet Başsavcılığının 17/07/2013 tarih ve 2013/3387 Esas sayılı iddianamesi ile; Müşteki N.K. vekilinin Cumhuriyet Başsavcılığına vermiş olduğu şikayet dilekçesinde; müştekilerin kızı olan 7 yaşındaki maktül S.K.'yı, Erzin Devlet Hastanesi Acil Servisine götürmesi üzerine burada yapılan tetkikler sonucunda kan şekerinin birinci ölçümde 265, ikinci ölçümde 340 ve üçüncü ölçümde 340 olarak ölçüldüğü ve E10 insülün bağımlı diyabetis mellütüs tanısı ile ileri tetkik ve tedavi için Osmaniye ÖzelYeni Hayat Hastanesine getirildiği, burada acil servisinde görevli Dr. M.B. tarafından maktülün striple şekeri 459, biyokimya şekerinin 513 olarak ölçüldüğü ve acil hekimi olan M.B.'in müştekinin yanında diğer icap nöbetçisi Uzm.Dr. M.İ'i telefonla arayarak "insülün önerir misiniz" diyerek izin istediği, Uzm.Dr. M.İ'in "insülün yapılmamasını ve hastanın çocuk endokrin ünitesine sevkini" önermekle yetindiğini, müştekilerin kızlarının durumu kötüleşmesi üzerine Dr.M.B.'e insülün yapılmasını söylemişler ise de, Dr.M.B.'in "ne yapabilirim icap nöbetçisi Uzm.Dr.M.İ insülün yapılmamasını önerdi" şeklinde cevap verdiğini, Dr.M.B.'in çocuk endokrin ünitesinde boş yeri olan hastane ayarlanması amacıyla 112 acil ile görüştüğü ve yaklaşık iki saat sonra yer ayarlayabildiği aradan geçen iki saat içerisindne maktülün kan şekerinin hızla yükseldiği ve saat 03:50 sıralarında 112 acil ambulansına bindirileceği sırada hastanın Arrest olduğu yani kalbinin durduğu, maktülün kalbinin durması üzerine Dr.M.B.'in, Uzm.Dr. M.İ'e haber verdiği ve Dr.M.İ'in hastaneye geldiği, maktülü yoğun bakım ünitesine aldığı ve orada maktülün kalbi durduktan sonra bikarbonat insülün yapmış ise de hastanın insülüne tepki vermediği ve EX olduğunun belirtildiği, olay nedeniyle şüphelilerden şikayetçi olduklarını beyan ettikleri anlaşılmıştır.

Müşteki N.K. 24/04/2013 tarihli beyanında; 16/07/2012 günü saat 01:00 sıralarında öz kızı olan 7 yaşındaki kızının rahatsızlanması üzerine Erzin Devlet Hastanesine gittiğini, üç kez ayrı ayrı yapılan kan şekeri ölçümünde 265'ten başlayarak 340'a kadar yükseldiğini, nöbetçi Dr.A.B.'nun kendisini Osmaniye iline sevk ettiğini, Osmaniye Özel Yeni Hayat Hastanesine kızını götürdüğünü, kızına yapılan tetkiklerde striple şeker:459, biyokimya şeker:513 olarak belirlendiği, acil doktoru olan M.B.'in cep telefonu ile yanında bulunduğu esnada icap nöbetçisi Uz.Dr.M.İ'i arayarak durumu bildirdiğini, insilüne başvurayım mı diye sorduğunu, fakat Dr.M.İ'in insülün yapılmamasını ve hastayı çocuk Endokrin'e sevk etmesini söylediğini, M.B.'in ilgili personellere talimat vererek çevre hastaneleri aramasını ve yer bulmasını söylediğini, yaklaşık iki saat sonra Adana'da bir hastanede yer bulduğunu, 112 ekiplerini aradığını ve ambulans talep ettiğini aynı gün saat 03:50 sıralarında ambulans geldiğini, kızını ambulansa bindirecekleri sırada kızını acil müdahale odasına aldıklarını, hastaneye M.İ'in geldiğini, daha sonra orada bulunan personelin kızının kalp krizini geçirdiğini söylediğini, kızının yoğun bakıma çıktığını aynı gün saat 06:00'a kadar beklediklerini, daha sonra kızını kaybettiklerini söylediklerini, kızının ihmallerinden dolayı ölümüne sebebiyet veren M.İ ve M.B.'den şikayetçi olduğunu beyan ettiği anlaşılmıştır. Müşteki L.K. 24/04/2013 tarihli beyanında; S.K.'nın öz kızı olduğunu, 16/07/2013 tarihinde Osmaniye Özel Yeni Hayat Hastanesinde vefat ettiğini, kızının tedavi sürecinde gerekli ilgili alakanın ve yeterli tedavinin yapılmamasından dolayı kızının vefat ettiğini, olay nedeniyle şikayetçi olduğunu beyan ettiği anlaşılmıştır.

Şüpheli M.İ'in 18/03/2013 tarihinde Osmaniye Cumhuriyet Başsavcılığında alınan beyanında; Osmaniye Özel Yeni Hayat Hastanesinde Çocuk Sağlığı Ve Hastalıkları uzman doktor olarak görev yaptığını, icabcı olduğu zamanlarda acil pratisyen hekimleri aradıkları her vaka için hastaneye gelinmediğini, nitekim bu olayda da acil pratisyen hekiminin kendisini aradığını ve 7 yaşlarında genel durumu iyi hastaneye de yürüyerek gelen bir çocuğun şekerinin 459 olduğunu söylediğini, ne önereceğini sorduğunu kendisinin de acil polikliniğinde görevli olan doktor M.B.'e kilo grama 20CC SF İVOLARAK verilmesini söylediğini, kendisine insülin önerir misiniz diye sorduğunu, kendisinin de, gerek olmadığını ancak istersen verebilirsin diye söylediğini,, bu hastayı çocuk endokrin ünitesine sevk etmemiz lazım dediğini, daha sonra kendisini yeniden aradığını ve sevk ettiği hastanın arrest olduğunu söylediğini, ambulans ile hastayı geri getiriyorlar dediğini kendisinin hemen hastaneye geldiğini, arrest olan çocuğa masaj uygulayarak geri dönderdiğini, çocuğu yoğun bakım ünitesine aldıklarını, yoğun bakımda şekerinin yine 600 civarlarında olduğunu, hemen bir karbonat insülin ve dekort yaptıklarını ancak hastanın 1,5 saat süren müdahalelere rağmen dönmediğini, İnsülin yapılıp yapılmama konusunda hastanın lehine düşünerek böyle bir karar verdiğini, insülin yapılması yada yapılmamasının kendi çıkarına olan bir konu olmadığını beyan ettiği anlaşılmıştır. Hakkında ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilen şüpheli M.B.'in 18/03/2013 tarihinde Osmaniye Cumhuriyet Başsavcılığında alınan beyanında; kendisinin suç tarihinde Yeni Hayat Hastanesi Acil Polikliniğinde nöbetçi doktor olduğunu, 7-8 yaşlarında genel durumu iyi sorulara cevap verebilecek durumda olan bir kız çocuğunun geldiğini, kız çocuğu hatırladığı kadarıyla Erzin Devlet Hastanesinde de bir hafta kadar tedavi gördüğünü, hastanede yaptıkları ölçümlerde biyo kimya şekeri:513, striple şeker: 459 olarak çıktığını, kendisinin uzman doktor M.İ'i aradığını, çocuğun durumu hakkında bilgi verdiğini ne yapmaları gerektiğini sorduğunu, doktor beyin de kilo grama 20CC SF İVOLARAK verilmesini söylediğini, insülün önerir misiniz diye sorduğunu insilün'ün gerek olmadığını söylediğini, sebebinin ise hipoglisemi olabileceğini söylediğini, kendisinin de çocuğa insilün uygulamadığını, doktor bey çocuğu endokrin ünitesine sevk etmeleri gerektiğini söylediği için hemen 112'den boş çocuk endokrini sorduğunu, 112'nin cevaben "çocuğun genel durumu iyi olduğu ve yoğun bakımlık bir durum olmadığı" için çocuk endokrinini kendi imkanları ile aramalarını söylediklerini, kendisinin de boş çocuk endokrin bölümünü bulduğunu, oraya sevk edeceği sırada da çocuğun arrest olduğunu, çocuğu ambulansa koyana kadar genel durumunun iyi olduğunu ancak ambulansa konduğu sırada kustuğu için solunumsuz kaldığını, kusmasının soluk borusuna kaçmasından dolayı çocuk arrest olmuş olabileceğini, üzerime atılı suçlamaları kabul etmediğini beyan ettiği anlaşılmıştır.

Maktülün'ün Osmaniye Özel Yeni Hayat Hastanesinde tedavi gördüğü sırada kendisine uygulanan tedavilerle ilgili belgelerin istenildiği ve temin edildiği, temin edilen belgeler ve soruşturma dosyasının İstanbul Adli Tıp Kurumu Üçüncü İhtisas Kurulu Başkanlığına soruşturma konusu olayda müştekinin belirttiği gibi kızı olan S.K.'nın ölümünde Dr.M.İ ve Dr.M.B.'in yapmış olduğu tıbbi müdahalelerde kusuru bulunup bulunmadığı hususunun araştırılması istenildiği anlaşılmıştır. İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 1.İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 24/04/2013 tarih ve B.03.1.ATK.0.06.00.01-101.01.02-2013/260413/44133/2095 sayı ve 1866 karar nolu raporunda;"16.07.2012 tarihinde gece 02.00 sıralarında Osmaniye Yenihayat Hastanesi acil servisine getirildiği, çocuk hastalıkları uzmanı ile konsültasyon tetkik ve sevk işlemlerini müteakip ambulansla sevki esnasında 03.50 de arrest olduğu ve yapılan müdahalelere cevap alınamadığı ve öldüğü bildirilen Nuri ve Leman kızı 2005 doğumlu S.K. hakkında düzenlenmiş adli ve tıbbi belgelerin incelenmesinde;

1-Her ne kadar otopsi yapılarak iç organ değişimleri araştırılmamış olsa da dosyada mevcut tıbbi belgelere göre; 16.07.2012 tarihinde gece saat 02.00 sıralarında Osmaniye Yenihayat Hastanesi acil servisine getirildiği, Erzin Devlet Hastanesinde 16.07.2012 tarihli acil poliklinik kaydında; striple yapılan kan şekeri ölçümlerinin 265, 340 ve 340 mg/dl saptandığı ve pediatrik endokrinoloji önerildiği, Özel Yenihayat Hastanesi acil serviste görevli acil servis nöbetçi hekimi Dr. M.B. tarafından ateş 38 derece ve kan şekeri striple 459, biyokimyada 513 mg/dl saptandığı, Çocuk Hastalıkları Uz.Dr.M.İ ile telefonda görüşüldüğü, kilogram başına 20 cc SF intravenöz verildiği, insülin yapılmasını önermediği, ateş nedeniyle Perfalgan IV uygulandığı, Çocuk Endokrin bölümüne sevk işlemi (Ankara Numune Hastanesine) yapılıp gönderilmek üzere iken arrest olduğu ve yapılan yeniden canlandırma işlemlerine cevap alınamadığı ve öldüğü dikkate alındığında çocuğun ölümünün pnömoni, diabetes mellitus ve gelişen komplikasyonlar sonucu meydana gelmiş olduğu,

2-Çocuğun 16.07.2012 tarihinde Erzin Devlet Hastanesinde acil polikliniğinde yapılan striple kan şekeri ölçümlerinde sırasıyla 265, 340 ve 340 mg/dl ölçüldüğü, babası tarafından Özel Osmaniye Yenihayat Hastanesine 02.00’da başvurduğu, ateşi 38 derece olup striple kan şekeri 459, biyokimyasal testle kan şekeri 513 mg/dl olarak ölçüldüğü, acil nöbetçi hekimin çocuk hastalıkları icap nöbetçisi Uz.Dr.M.İ’i telefonla arayıp durumu bildirdiği, acil servis nöbetçi hekimi Dr. M.B.’in icap nöbetçisi uzmanı arayarak bilgi vermesinin, danışmasının ve ilgili uzmanın önerileri doğrultusunda tetkik, takip, tedavi, tıbbi girişim veya sevk işlemi yapmasının tıp kurallarına uygun olduğu,Çocuk hastalıkları uzmanı icap nöbetçisi Uz.Dr.M.İ’in acil serviste kan şekeri ölçülen çocuğun kan şekeri düzeyleri kendisine iletildiğinde kg başına 20 cc sf intravenöz olarak verilmesini söylediği, çocuğa insülin yapılmadığı, Uz.Dr.M.İ’in ölçülen kan şekeri düzeylerine göre mutlak surette insülin yapılmasını önermemesi, ayrıca gerekli kan ve idrar tetkiklerini (glikozile Hg, idrarda keton, enfeksiyon kaynağı tetkiki gibi) istememiş, yaptırmamış veya önermemiş olması nedeniyle kusurlu olduğu oy birliğiyle mütalaa olunur." şeklinde rapor düzenlendiği anlaşılmıştır.Şüpheli Osmaniye Özel Yeni Hayat Hastanesinde icapcı doktor olan şüpheli M.İ'in, hastane acil servisinde görevli doktor M.B. tarafından aranılarak kan şekeri 459 olan 7 yaşında bir hastanın geldiğini bildirdiği ve şüpheli Dr.M.İ'in kan şekeri yüksek olan çocuğa insülün yaptırmadığı ve daha sonra hastanın rahatsızlanarak hayatını kaybettiği ve bu suretle şüpheli M.İ'in üzerine atılı bulunan "Taksirle Ölüme Neden Olma" suçunu işlediği iddiasıyla eylemine uyan sevk maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi talep edilmiştir.

Sanık mahkememizdeki savunmasında :"Daha önce vermiş olduğum ifademi aynen tekrar ederim. Mesleğimi tüm şartlarla vicdani olarak icra etmeye çalışmışımdır, olay tarihinde telefonla acil doktoru tarafından arandım, bana hasta bir çocuğun olduğunu ve hasta için ne yapmam gerekir dedi, ben de hasta ile ilgili genel durumunu sordum, nöbetçi doktor da hasta çocuğun genel durumunun iyi olduğunu, ayakta yürüyerek geldiğini, şuurunun açık olduğunu, hafif bir boğaz kızarıklığı olduğunu, hafif ateş olduğunu söyledi, ben de hafif ateş için bir ilaç söyledim, onu yapmasını söyledim, yapılması gereken ilk şeyin damar yolu açılmasını, 20 cc serum uygulamasını, hastanın şeker oranının 453 olduğunu söyledi, ben arandığımda şeker ölçüsü 453 idi, hasta ayakta olduğu için ve genel durumu iyi olduğu için, ilk muayenenin serum tedavisinin yapılması gerektiğini ve Adana ya sevk edilmesini söyledim, insülin verildiği takdirde sevk için Adana ya yola gideceği için birden şeker düşüklüğü olacağı için insülin verilmesi konusunda şimdilik yapmaya gerek yok ama isterseniz acil hastası olduğu için yapabilirsiniz ama kanaatimce yapmaya gerek yok dedim, normal şartlarda acil durumlarda nöbetçi doktora veya bizlere haber verilerek gelmem isteniyor, ancak arandıktan iki saat sonra arandım ve hastanın ekx olduğunu söylediler, 5 dakika sonra acile geldim, tekrar döndürmeye çalıştık, hasta hayata geri döndükten sonra yoğun bakıma çıkardık, bütün tıbbi uygulamalar yapıldı, hasta tekrar ekx oldu, yaklaşık 1-2 saat müdahale yapıldıktan sonra hastayı kaybettik, acil doktoru beni aradığında hastaneye gelmem konusunda birşey söylemedi, sadece hasta ile ilgili bilgileri verdikten sonra ben bu konu ile ilgili yapacağım şeyleri söyledi, ben de yapması gereken şeyleri söyledim, bana verdiği bilgiler doğrultusunda yardımcı oldum, Dosya içerisinde bulunan adli tıp raporunda ve aleyhime olan tüm diğer belgeleri kabul etmiyorum, dosyayı inceleyip yazılı savunmada bulunmak için tarafıma süre verilmesini talep ederim, suçlamaları kabul etmiyorum.Hakkımda şikayetten vazgeçme olursa kabul ederim.Öncelikle beraatime karar verilmesini, bunun mümkün görülmemesi halinde lehime olan kanun hükümlerinin uygulanmasını, bu bağlamda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını talep ederim " şeklinde savunmada bulunmuştur.

Sanık müdafiisi esas hakkındaki savunmasında:"Önceki savunmalarımızı tekrar ederiz, müvekkilim gelen hastanın genel durumu iyi olduğu için hastaneye çağırılmamıştır, müvekkilimin bu olayda hasta ile bildikleri acil doktorunun söylediklerinden ibarettir, müvekkilimin bu kadar bilgisinin olması durumunda sanki Erzin Devlet Hastanesininin, 112 acil in , sanki nöbetçi doktorun hiçbir sorumluluğu yokmuş gibi bütün sorumluluk icapçı doktor olan ve evinde bulunan müvekkilimi kusurlu bulma cihetine gidilmiştir, daha önceki savunmalarımızda da belirttiğimiz gibi müvekkilimin iyi niyetli olduğu, herhangi bir kusurunun olmadığı kanaatindeyiz, aksi durumda mantıkla yaklaşılması durumunda o zaman bütün uzman doktorların beyin cerrahlarının hastanede sürekli bulunmaları gerekmektedir, müvekkilim bugüne kadar hiçbir şekilde mesleğinde herhangi bir sorunla karşılaşmamış, öncelikle müvekkilimin beraatine karar verilmesini, bunun mümkün görülmemesi halinde kanun lehine olan hükümlerin ve özellikle CMK 231 maddesinin hükümlerinin uygulanmasını talep ediyoruz " şeklinde savunmada bulunmuştur.

Katılan N.K. mahkememizdeki beyanında:"Daha önce vermiş olduğum ifademi aynen tekrar ederim, ölmüş olan mağdur kızımı kucağımda kötü bir şekilde getirdim, eşim acil doktoruna biz Erzin den geliyoruz, ne olur insülin yapın dedi, çocuğumun gözleri kayıyordu, ancak acil doktoru biz birşey yapamayız, uzman hekime danışmalıyız dedi, Erzin de çocuğun kan şekeri 350 idi, ancak Yeni Hayat Hastanesine götürdüğümde 513 çıktı, ancak istememize rağmen insülin yapmadılar, sanıktan şikayetçiyim, davaya katılmak istiyorum " şeklinde beyanda bulunmuştur. Katılan vekili esas hakkındaki beyanında:"Dinlenen tanık beyanlarından ve sanığın beyanlarından aleyhe olan hususları kabul etmiyoruz, bilirkişi raporunda da sabittir, sanığın cezalandırılmasına karar verilmesini talep ederiz " şeklinde beyanda bulunmuştur.

Tanık M.B. mahkememizdeki beyanında :"Daha önce vermiş olduğum ifademi aynen tekrar ederim.Olay tarihinde S.K. isimli çocuk Erzin Devlet Hastanesinden üst solunum yolu enfeksiyonu yönünden tedavi görmüş, bizim hastanemize gece saat 03;50 sıralarında gelmiştir, Erzin Devlet Hastanesinde şeker oranı 340 çıkınca bizim hastanemize getirmişlerdir, çocuk annesi ve babası ile birlikte yürüyerek hastanemize gelmiştir, bizim hastanemizde şeker oranı 459 çıkınca icabcı doktor olan M.İ i aradım, doktor beye şeker oranı 450 lerde çıkan bir çocuk var, buna ne yapmamı önerirsin dedim, şeker oranını indirip çocuğu endokrin ünitesi olan hastaneye sevk edelim dedi, ben böyle durumlarda insülin yapılmasının gerek olmadığını biliyordum, ancak teyit amaçlı olarak icapçı doktora da sordum, o da aynı şekilde benim bilgimi teyit etti, ben hemen gece saat 04;06 da 112 acile faks çektim, faksın bir örneği şuanda yanımdadır, 112 bize ayakta olan bir çocuğa biz yer ayarlayamayız, siz ayarlayacıksınız dedi, ben hemen endokrin ünitesi bulunan bütün hastaneleri aradım, bu arada çocuğun durumu rahattı, Adana Numune hastanesi kabul edince çocuğun transferini gerçekleştirmek için ambulansa koyduk, bu süre zarfında çocuğun durumunda anormallik yoktu, çocuk ambulansa girdiğinde kusmuş, ben hemen çocuğu içeriye aldım, icapçı doktor olan M.İ i hemen aradım, Mustafa bey ben aradıktan sonra hastaneye 3-5 dakika içinde geldi, ilk kez tespit edilen şekerde biyokimya uygulaması yapılması gerekiyor, insülin yapıldığında şeker düşüklüğü yapar, bu açıdan hasta için risklidir, bundan dolayı ilk uygulama olarak biyokimya uygulaması yapılmalı, bana ilk kez böyle bir vaka gelmiyor, daha önceleri 650 şekerle gelenler de vardı, mağdura uygulanan aynı işlemleri uyguluyorum, 750-800 şeker oranlarında endokrin uzmanının görüşü alınarak insülin yapılır, şeker oranı 450 küsür olan bir hastanın durumu acil değildir, insülin verilmesi halinde şeker oranı daha çok düşer ve çocuğun hayati tehlikesi daha yüksek olur, 112 acili aramamdaki sebep hasta için yer bulmasını sağlamak amacıyladır, olayla ilgili bilgi ve görgüm bundan ibarettir " şeklinde beyanda bulunmuştur.

İstanbul Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulundan alınan 24/04/2013 tarih, 1866 Karar nolu adli tıp raporunda: Sanığın ölçülen kan şekeri düzeylerine göre mutlak surette insülin yapılmasını önermemesi, ayrıca gerekli kan ve idrar tetkiklerini istememiş, yaptırmamış veya önermemiş olması nedeniyle kusurlu olduğunun bildirildiği anlaşıldı.

Cumhuriyet Savcısı Esas Hakkındaki Mütalaasında: "Sanık hakkında açılan kamu davası üzerine yürütülen yargılama neticesinde toplanan delillere ve dosya kapsamına göre olay tarihinde 7 yaşındaki maktülün Erzin Devlet Hastanesinde yapılan kan ölçümünde kan şekerinin 340 olarak ölçüldüğü, ileri tetkik ve tedavi için maktülün Osmaniye Yeni Hayat Hastanesine sevk edildiği, tekrar burada yapılan kan şekeri ölçümünün 459 olarak hesaplandığı, acilde görev yapan nöbetçi doktor M.B. in icab nöbetçisi sanığı arayarak durumu bildirdiği, sanığın insüline gerek olmadığını söylediği, daha sonra rahatsızlanan hastanın hayatını kaybettiği, İstanbul Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Dairesinden alınan heyet raporunda; ölçülen kan şekeri düzeyine göre mutlak suretle insülin yapılmasını önermemesi ayrıca gerekli olan tetkikleri istememiş yaptırmamış veya önermemiş olması nedeniyle sanığın kusurlu bulunduğu oy birliğiyle mütalaa edildiği, adli tıp raporu katılan beyanları dosya içerisindeki diğer tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde sanığın üzerine atılı müsnet suç yönünden eylemlerinin sabit olduğu, bu haliyle sanığın eylemlerine uyan TCK'nun 85. maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi kamu adına talep ve mütalaa olunur" şeklinde mütalaada bulunmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Mahkememizce yapılan yargılama sonunda toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; olay tarihinde 7 yaşındaki maktülün Erzin Devlet Hastanesinde yapılan kan ölçümünde kan şekerinin 340 olarak ölçüldüğü, ileri tetkik ve tedavi için maktülün Osmaniye Yeni Hayat Hastanesine sevk edildiği, tekrar burada yapılan kan şekeri ölçümünün 459 olarak hesaplandığı, acilde görev yapan ve Mahkememizde tanık olarak dinlenen nöbetçi doktor M.B.'in icab nöbetçisi olan sanığı arayarak durumu bildirdiği, sanığın hastaneye ilk başta gelmeyerek acil olan hastaya tıbbi müdahalede bulunmadığı, talimatla nöbetçi doktoru yönlendirmeye çalıştığı, gerekli olan ve Adli Tıp Kurumunca yapılmadığı tespit edilen testleri yapmadığı, Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulunun 24.04.2013 tarihli oy birliği ile verilen heyet raporunda ölçülen kan şekeri düzeylerine göre mutlak surette insilün yapılmasını önermemesi, kan ve idrar tetkiklerinin istememiş, yaptırmamış veya önermemiş olmasından dolayı sanığın kusurlu olduğunun tespit edildiği, her ne kadar sanık savunmasında telefonla gerekli talimatları verdiği, tıbbi bilgisine göre gerekli olan işlemleri yaptığını söyleyerek suçlamaları inkar etmiş ise de, gece vakti Erzin Devlet Hastanesinde kan şekerinin yüksek çıkmış olmasından dolayı Osmaniye Yeni Hayat Hastanesine sevk edilen hastanın kan şekerinin giderek yükselmesi ve son olarak 459 seviyesine çıkmasına rağmen hastaneye hemen gelmeyerek ilk müdahalelerin yapılmasını telefonla bilgi vermesi, İstanbul Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Dairesinden alınan heyet raporunda; ölçülen kan şekeri düzeyine göre mutlak suretle insülin yapılmasını önermemesi ayrıca gerekli olan tetkikleri istememiş yaptırmamış veya önermemiş olması nedeniyle sanığın kusurlu bulunduğu oy birliğiyle rapor verilmesi, katılan beyanları, dosya içerisindeki diğer tüm deliller dikkate alındığında sanığın cezadan kurtulmaya yönelik savunmasına itibar edilmemiş olup, Mahkememizce sabit görülen eylemi doğrultusunda cezalandırılması yoluna gidilmiştir. Sanık M.İ'in subut bulan eylemine uyan Taksirle Ölüme Neden Olma suçundan TCK.nın 85/1 maddesi gereğince suçun işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, failin güttüğü taksirin yoğunluğu, suçun işlendiği yer ve zaman, suç konusunun önem ve değeri, Adli Tıp Kurumundan gelen rapora göre tam kusurlu olması hususları dikkate alınarak takdiren alt sınırdan uzaklaşılarak hüküm kurulmuştur. Sanığın sosyal ve ekonomik durumu, aylık geliri, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlık, suçun işleniş biçimi dikkate alınarak taktiren verilen hapis cezasının beher günlüğü 60,00 TL'den para cezasına çevrilerek hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Sanık M.İ'in subut bulan eylemine uyan Taksirle Ölüme Neden Olma suçundan TCK.nın 85/1 maddesi gereğince suçun işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı , failin güttüğü kastın yoğunluğu nazara alınarak takdiren alt sınırdan uzaklaşılarak 4 YIL HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA, 2-Sanığın geçmişi, sosyal ilişkileri , sosyal ve ekonomik durumu nazara alınarak sanığa verilen cezanın TCK.nın 62.maddesi gereğince 1/6 oranında indirim yapılarak 3 YIL 4 AY HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA, 3-Sanığa verilen taksirli suçtan dolayı hapis cezasının sanığın kişilik özellikleri, sosyal ve ekonomik durumu ve yargılama sürecindeki tutum ve davranışları nazara alınarak TCK 50/1-a maddesi gereğince 1215 GÜN ADLİ PARA CEZASINA ÇEVRİLMESİNE,4-Sanığa verilen hapis cezasının şahsi , ekonomik ve sosyal durumu nazara alınarak TCK.nın 52/2.maddesi gereğince beher günlüğü 60 TL den (60x1215=72900 TL ) 72.900 TL ADLİ PARA CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA, 5- Sanığın şahsi ve ekonomik durumu gözönünde bulundurularak TCK.nın 52/4.maddesi gereğince takdiren birer ay ara ile 20 eşit taksit halinde ödenmesine,6-Sanığa verilen adli para cezasının taksitlerinden birisinin zamanında ödenmemesi halinde TCK.nın 52/4.maddesi doğrultusunda hapis cezasına çevrileceğinin sanığa ihtaratına,7-Kararın kesinleşmesinden itibaren sanığın mesleğinin icrasının TCK nun 53/6 maddesi gereğince 1 YIL 6 AY SÜRE İLE YASAKLANMASINA,8-Katılan kendisini vekille temsil ettirdiğinden dolayı AAÜT göre hesaplanan 1500 TL vekalet ücretinin sanıktan alınarak katılana verilmesine,9-Yargılama sırasında yapılan posta, davetiye ve bilirkişi gideri 246 TL yargılama giderin sanıktan tahsil edilerek hazineye irad kaydına, Sanık, sanık müdafiisi, katılan, katılan vekili ve C.Savcısının yüzlerine karşı kararın tefhimden itibaren 7 günlük süre içerisinde mahkememize verilecek bir dilekçe veya tutanak altına alınması koşulu ile zabıt katibine yapılacak bir beyan ile Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.13/02/2014

YARGITAYIN ONAMA KARARI:

T.C. Yargıtay 12.Ceza Dairesi Esas No:2014/20072 Karar No:2015/7353

Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Sanık müdafinin duruşmalı inceleme isteminin, hükmedilen cezanın adli para cezasından ibaret olması nedeniyle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 318 ve 5271 sayılı CMK'nın 299. maddeleri gereğince reddine karar verilerek yapılan incelemede;

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin eksik incelemeye, kusura, ceza miktarına ve meslekten men tedbiri uygulanmasının doğru olmadığına ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA, 05.05.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

 
 
 

Comentarios


bottom of page